Geçmedi Bor'un Pazarı

“Siz meclisten geçirin, gerisini bana bırakın” dediğini hatırlıyor musunuz?
Bunun üzerine Meclis’ten alelacele geçirilmiş; gizli oy kuralına dahi uyulmamıştı.
Meclis’te gizli oy, açık sayım kuralına uymayanların sahada uymalarını beklemek saflık olurdu.
Nitekim, “gerisini”, 16 Nisan günü, görmüş olduk.
Önce “atı alan Üsküdar’ı geçtiği” söylendi; “getirin, o at bizim” tepkileri artınca da “Geçti Bor’un Pazarı, sür eşeği Niğde’ye” cevabı geldi.
O cevap, benim aklıma, Namdar Rahmi Karatay’ın, “Selvi gibi umutlar döndü birer iğdeye/ Geçti Bor’un pazarı sür eşeği Niğde’ye” dizelerini getirdi.
mühürsüz oy ile ilgili görsel sonucu
“MÜHÜRSÜZ OY”, KANUNA AYKIRIDIR!
Demek istediler ki “fırsatı değerlendiremediniz”!
Hangi fırsatı?
YSK’nın toplandığı saati hatırlayın; YSK tarihi açısından da ilk sayılabilecek bu toplantı, oylamanın henüz sürdüğü saatlerde yapılmış ve sonrasında YSK Başkanı Sadi Güven, “mühürsüz oyların geçerli sayılacağına ilişkin bir duyuru” yapmıştı.
O dakikalarda ortada imza altına alınmış bir karar yoktu ama söz konusu “kanuna aykırı duyuru” elektronik ortamda bütün seçim kurullarına ve sandık başkanlarına duyuruldu.
Neden?
O sırada AKP’yi temsilen YSK’da görevli bulunan şahsın itirazı üzerine…
“O nereden biliyormuş” diye sorabilirsiniz!
İşte bu noktada “İletişim Stratejisi”nin devreye girdiği anlaşılıyor.
Nedir o?
Modern dünyada siyaset, senaryosu masa başında yazılmış bir film gibidir ve yapımcılar, filmin çekildiği platodan gelebilecek muhtemel aksaklıklara karşı hangi önlemlerin alınabileceği üzerine baştan mutabık kalmışlardır.
Söz konusu AKP’li Temsilci, katılımın yüksek ve “hayır” oylarının önde olduğuna ilişkin kendisine iletilen bilgi üzerine harekete geçerek, masa başında kendisine not ettirilen “muhtemel aksaklık” sırasında ne yapacağına ilişkin üstlendiği görevi yerine getirmiş.
Bir noktanın daha altını çizmek isterim; siyasette başarı, senaryosu önceden yazılan filmin platoda yazılı sahnelere uygun çekilmesidir ama asıl başarı, muhtemel rakiplerin atacakları adımları da önceden kestirebilmek ve o adımların atılmasını imkansız hale getirebilmektir.
AKP, senaryosunu önceden yazdığı o sahneleri çekmeyi başardı mı?
Evet, başardı!
Bununla yetinmeyip, rakiplerinin ne yapacağını kestirip o adımları imkansız hale getirdi mi?
Ne yazık ki getirdi!
“Geçti Bor’un Pazarı…” dedikleri işte bunlar.
YSK duyurusu yapıldıktan sonra sandık başkanları, yasanın açık hükmüne rağmen “mühürsüz oyları” geçerli saymakla kalmamış; o oyları mühürleyip, diğerlerinin arasına katmışlar.
Anlaşılan o ki “mühürsüz oylar”ın bulunduğu sandıkların bu durumu, CHP’li, HDP’li yahut SP’li görevlilerce tutanak altına alınması sağlanmamış.
geçti borun pazarı sür eşeği niğdeye ile ilgili görsel sonucu
SEÇİM Mİ, KOMPLO TEORİSİ Mİ?
Eğer hangi sandıkta kaç tane “mühürsüz oy” olduğu tutanak altına alınmamışsa bu referandumun sonucu vicdanlara “şaibe” yarası olarak kazınmakla kalacak; YSK kararları da kesin olduğu için geçerlilik kazanacaktır.
“Seçim mi yapıyoruz; komplo teorilerini konu edinen film mi çekiyoruz” diye sorabilirsiniz.
Haklısınız; ancak bilmeniz gerekir ki kaybetme korkusundan daha büyük ve travmatik olanı ve bu korkudan kaynaklı reflekslerden daha tehlikelisi henüz tespit edilebilmiş değil!
Nazım’ın dizelerinden tecrübeyle sabit olduğunu biliyoruz ki “hiçbir korkuya benzemez /
halkını satanın korkusu”
.
Ertuğrul Özkök, bu referandumu, 1946’daki şaibeli seçime benzetmiş.
 Ardından da “Böyle söylentilerin acısı bir seçim sonra çıkıyor. 1950’de Demokrat Parti’yi ve Adnan Menderes’i iktidara o duygular taşımıştı” diye ağızlara bir parmak bal çalmış.
Hiç kuşkusuz, oyumuzun arkasına düşeceğiz; sandığa attığımız oyların gizli kapaklı yöntem ve kararlarla aleyhimize çevrilmesine razı olmayacağız.

Namdar Rahmi Karatay’ın affına sığınarak, diyebilirim ki “Selvi gibi umutları döndürtmeyeceğiz birer iğdeye/ Geçmedi Bor’un pazarı sürmeyeceğiz eşeği Niğde’ye”!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neşet Baba!

Elli dirhem fazla gelmiş ayrılık!

HALKIN POLİSİ CEVAT YURDAKUL